Türk Tabipleri Birliği asistan hekimleri, çalışma koşullarının olumsuzluğu,gün geçtikçe artan iş yükü,iş güvenliğinin olmayışı ve eğitimin giderek niteliksizleşmesine karşı dikkat çekmek, bu konuda meslektaşlarını ve toplumu uyarmak için mart ayında bir kampanya başlattılar. Görüntü, ses, video ve yaşadıkları anıları sosyal medyada etkili şekilde kullanılmaya başlayan asistan hekimler,eğitim ve araştırma hastanelerinde ,üniversite hastanelerinde ve çeşitli vakıf üniversitelerinde yaşadıkları sorunları farklı illerden paylaşarak ortak asistan sorunlarını daha da görünür kılmaya başladılar. Asistan hekimlerin birçok sorunu diğer sağlık çalışanları ile birçok yönden ortak olsa da asistan hekimler hekim grubu içinde en fazla mesai yapması , en düşük ücretleri alması, mobbinge daha çok maruz kalması nedeni ile geçtiğimiz yıllarda bir dizi eylem ve grev ile seslerini duyurdular. Bu grev ve etkinlikler daha çok yerel ve hastane ölçekli olmasına rağmen ciddi kazanımlar olmasını sağladı. Örneğin 2011 yılında dönemin sağlık bakanı Recep Akdağ zamanında yayınlanan bir genelgeyle asistan hekimlere blok şeklinde veya günaşırı nöbet tutturulamayacağı belirtildi ve daha sonra aynı madde tıpta uzmanlık kurulu yönetmeliğinde de yerini aldı.
Sağlıkta dönüşüm programı ve hastanelerin işletmeleştirilmesinden dolayı özellikle eğitim ve araştırma hastaneleri ve üniversite hastanelerine hasta başvuru sayısı arttırıldı.Bu durum hastanelerde sağlık hizmeti sunumunda primer rol alan asistan hekimlerin sağlık sisteminin tüm sıkıntıları ile karşı karşıya kalmasına neden oldu.Sağlık hizmeti sunumu öncelikli görevleri haline gelirken yönetmelik gereği almak zorunda oldukları eğitim ya öğle arası asistan sunumlarına, ya da ilaç firmalarının düzenlemiş olduğu seminer toplantılarına indirgendi.Birçok üniversite ve eğitim araştırma hastanesinde zaten tam gün yasası ile öğretim görevlisi bulmakta zorlanan araştırma görevlileri ,bilimsel ve çekirdek müfredattan yoksun sadece usta çırak ilişkisi ile daha kıdemli asistandan eğitim alır hale gelmeye başladılar.Bu durumun sadece hekim problemi olmadığını aynı zamanda toplum sağlığını da tehlikeye attığını bir kenara not olarak düşmekte fayda var.Ayda 300-400 saate varan çalışma süreleri ve polikliniklerde ortalama bakılan 60-100 hasta sayısı ile eğitim almaya zaman olmadığı bir durum ortaya çıktı.Uzmanlık eğitimi; ulusal ve uluslararası çekirdek eğitim müfredatına göre yapılandırılması gerekirken tamamen kar odaklı çalıştırılmaya zorlanan hastanelerin ihtiyaçlarına göre yapılandırıldı.Performans puanının; verilen eğitime göre değil de baktığı hasta sayısına göre hesaplanması,klinik ortalama puanlarının hesaplanarak klinikler arasında pastadan pay kapma telaşı arasında ne yazık ki uzmanlık eğitimi rafa kaldırıldı.
Son yıllarda sağlık çalışanlarının giderek itibarsızlaştırılması ve yıpratılması sonucunda hekim hasta ilişkisi ileri derecede yıpranırken asistan hekimlerin daha yolun başlarında tükenmişlik yaşamaya başladığını söylemek yanlış olmayacaktır.İş yükünün yanında bazı öğretim görevlerinin mobbingine maruz kalmak ve uzmanlık sınavı korkusu asistanları ne yazık ki daha da zorlamakta ve yıpratmaktadır.Tıp eğitimi ve sonrasında uzmanlık eğitimi oldukça uzun ve zorlu bir süreç olmasına rağmen hekim maaşlarının değer kaybı ve hekimlerin orta sınıf statüsünü artık neredeyse kaybetmesi ve mesleki gelecek için karamsarlık asistanları daha cesur ve kolay karar almak zorunda bırakmaktadır.
Asistan hekimler hakları için mücadele etmek ve mücadeleyi doğru bir hatta örmek zorundadırlar. Yapılan asistan grevleri bize göstermiştir ki kazanılan haklar mevcut sağlık sistemi içinde geri alınmaktadır.Örneğin iş yükü azaltılsın eğitime ayrılan süre arttırılsın demek hastane işletmeleri sistemine aykırıdır,çünkü hastanenin ayakta kalabilmesi için daha çok hasta bakılması zorunludur.Eğitim görevlileri ile yeterli eğitim süresi geçirmek istiyoruz demek , eğitim görevlilerin kamuda kalması talebini doğurmakta bu durum ise tamamen sağlıkta dönüşüm ile çelişmektedir.Görüldüğü üzere uzmanlık eğitiminin niteliksizleşmesi, artan iş yükü,emeğin ucuzlatılması bire bir sağlıkta dönüşüm programı ve özelleştirmelerin bir sonucudur.Asistan hekimler diğer sağlık emekçileri ile ortaklaşmak ve kamucu bir sağlık sistemi için mücadele etmek zorundadır.
halkinsagligi.org - Arş. Gör. Dr. Çağrı Dursun
Sağlıkta dönüşüm programı ve hastanelerin işletmeleştirilmesinden dolayı özellikle eğitim ve araştırma hastaneleri ve üniversite hastanelerine hasta başvuru sayısı arttırıldı.Bu durum hastanelerde sağlık hizmeti sunumunda primer rol alan asistan hekimlerin sağlık sisteminin tüm sıkıntıları ile karşı karşıya kalmasına neden oldu.Sağlık hizmeti sunumu öncelikli görevleri haline gelirken yönetmelik gereği almak zorunda oldukları eğitim ya öğle arası asistan sunumlarına, ya da ilaç firmalarının düzenlemiş olduğu seminer toplantılarına indirgendi.Birçok üniversite ve eğitim araştırma hastanesinde zaten tam gün yasası ile öğretim görevlisi bulmakta zorlanan araştırma görevlileri ,bilimsel ve çekirdek müfredattan yoksun sadece usta çırak ilişkisi ile daha kıdemli asistandan eğitim alır hale gelmeye başladılar.Bu durumun sadece hekim problemi olmadığını aynı zamanda toplum sağlığını da tehlikeye attığını bir kenara not olarak düşmekte fayda var.Ayda 300-400 saate varan çalışma süreleri ve polikliniklerde ortalama bakılan 60-100 hasta sayısı ile eğitim almaya zaman olmadığı bir durum ortaya çıktı.Uzmanlık eğitimi; ulusal ve uluslararası çekirdek eğitim müfredatına göre yapılandırılması gerekirken tamamen kar odaklı çalıştırılmaya zorlanan hastanelerin ihtiyaçlarına göre yapılandırıldı.Performans puanının; verilen eğitime göre değil de baktığı hasta sayısına göre hesaplanması,klinik ortalama puanlarının hesaplanarak klinikler arasında pastadan pay kapma telaşı arasında ne yazık ki uzmanlık eğitimi rafa kaldırıldı.
Son yıllarda sağlık çalışanlarının giderek itibarsızlaştırılması ve yıpratılması sonucunda hekim hasta ilişkisi ileri derecede yıpranırken asistan hekimlerin daha yolun başlarında tükenmişlik yaşamaya başladığını söylemek yanlış olmayacaktır.İş yükünün yanında bazı öğretim görevlerinin mobbingine maruz kalmak ve uzmanlık sınavı korkusu asistanları ne yazık ki daha da zorlamakta ve yıpratmaktadır.Tıp eğitimi ve sonrasında uzmanlık eğitimi oldukça uzun ve zorlu bir süreç olmasına rağmen hekim maaşlarının değer kaybı ve hekimlerin orta sınıf statüsünü artık neredeyse kaybetmesi ve mesleki gelecek için karamsarlık asistanları daha cesur ve kolay karar almak zorunda bırakmaktadır.
Asistan hekimler hakları için mücadele etmek ve mücadeleyi doğru bir hatta örmek zorundadırlar. Yapılan asistan grevleri bize göstermiştir ki kazanılan haklar mevcut sağlık sistemi içinde geri alınmaktadır.Örneğin iş yükü azaltılsın eğitime ayrılan süre arttırılsın demek hastane işletmeleri sistemine aykırıdır,çünkü hastanenin ayakta kalabilmesi için daha çok hasta bakılması zorunludur.Eğitim görevlileri ile yeterli eğitim süresi geçirmek istiyoruz demek , eğitim görevlilerin kamuda kalması talebini doğurmakta bu durum ise tamamen sağlıkta dönüşüm ile çelişmektedir.Görüldüğü üzere uzmanlık eğitiminin niteliksizleşmesi, artan iş yükü,emeğin ucuzlatılması bire bir sağlıkta dönüşüm programı ve özelleştirmelerin bir sonucudur.Asistan hekimler diğer sağlık emekçileri ile ortaklaşmak ve kamucu bir sağlık sistemi için mücadele etmek zorundadır.
halkinsagligi.org - Arş. Gör. Dr. Çağrı Dursun